Blog

Kasık Fıtığı Ameliyatı Nedir?

kasik fitigi ameliyati nedir

Kasık Fıtığı Ameliyatı Nedir? Temel Bilgiler

Kasık fıtığı, karın organlarınızın kasıktaki zayıf bir bölgeden ağrılı bir şekilde dışarı çıkmasıdır. Oldukça yaygındırlar ve çoğunlukla erkeklerde rastlanır.Bu durumdan muzdarip olanlar için kasık fıtığı ameliyatı mevcuttur ve  bu ameliyatlar rahatsızlığın giderilmesine ve daha fazla komplikasyonun önlenmesine yardımcı olur. Ağrıya neden olan, şiddetli veya kalıcı semptomlara neden olan bir fıtığınız varsa veya herhangi bir ciddi komplikasyon gelişiyorsa ameliyat genellikle önerilir. Kasık fıtığı  zararsızmış gibi görünse de tehlikeli olabilir. Çünkü fıtığın sıkışması ve sonrasında ciddi  komplikasyonlar  gelişebilir.Kasık fıtığı ameliyatının 2 şekilde gerçekleştirilmesi mümkündür:

  1. Açık cerrahi
  2. Laparoskopik (kapalı) cerrahi

Her iki yöntemin de avantajları ve dezavantajları bulunmaktadır. Yaptıracağınız ameliyatın türü kişiye göre belirlenir.Size uygun olan yöntem cerrah tarafından belirlenir.

Kasık Fıtığı Belirtileri: Ne Zaman Doktora Gidilmeli?

Kasık fıtığında başlıca belirtiler ise kasık bölgesinde ele gelen şişlik ve kasıkta ağrıdır. Kasıkta şişkinlik  ıkınırken yada ayaktayken yada öksürürken daha belirgindir.Bu belirtiler varsa doktora gidilmelidir. Bazı hastalarda strangüle fıtık (boğulmuş fıtık) görülebilir.Bu fıtık türü tehlikelidir ve acil doktora gidilmelidir.Bu tür fıtıkta acil ameliyat gerektirmektedir. Sıkışmış fıtık belirtileri şunlardır:bulantı,kusma,iştahsızlık,gaz ve karın şişliği,ateş, nabız artışı,fıtık şişkinliği renginde morarma yada kızarma,hızla şiddetlenen kasık ve karın ağrıları.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Öncesi ve Sonrası: Neler Beklenmeli?

Aspirin veya başka bir kan sulandırıcı ilaç kullanıyorsanız, doktorunuza ameliyat öncesinde bırakmanız gerekip gerekmediğini mutlaka sormalısınız.Bununla birlikte ,kullandığınız tüm ilaçları ve sağlık sorunlarınızı ameliyat öncesinde doktorunuza bildirmelisiniz.Ameliyat günü, ameliyat sonrası sizin eve gitmenize yardımcı olacak bir yakınınızla hastaneye gelmelisiniz.Tek bir fıtık için ameliyat yaklaşık 60 dakika sürecektir. Fıtığın büyüklüğüne ve karmaşıklığına bağlı olarak ameliyat daha fazla veya daha az zaman alabilir. Tipik olarak fıtık ameliyatının iyileşmesinin en zor kısmı ameliyattan sonraki ilk 48 saattir. Ameliyattan sonraki üçüncü günde ağrı ve rahatsızlık genellikle iyileşmeye başlayacaktır.

Ameliyattan sonra kasıklarınızda ağrı ve rahatsızlık hissedeceksiniz. Bu rahatsızlığı gidermeye yardımcı olması için size ağrı kesiciler verilecektir. Yaranızın bakımı, hijyen ve banyo konusunda  doktorunuzun ve hemşirenizin size verdiği talimatlara uymalısınız. Ne zaman araç kullanabileceğiniz konusunda doktorunuza danışmalısınız. Laparoskopi ameliyatından  sonra genellikle 1 veya 2 hafta boyunca araba kullanmamanız tavsiye edilir  ancak açık ameliyattan sonra bu süre daha da uzayabilir.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Sonrası İyileşme Süreci ve Öneriler

Fıtık ameliyatları yaygın ve rutindir .Tüm tıbbi ameliyatlarda ve prosedürlerde olduğu gibi,  bazı komplikasyon olasılığı vardır. Kasık fıtığı ameliyatından sonra iyileşmek ortalama en az altı hafta sürer. Kesin zamanlamalar her hastaya ve hastanın bireysel durumuna göre farklılık gösterecektir ve   bu süreçte doktorunuzun tavsiyelerine uymanız gerekmektedir.

  • Yoğun egzersiz veya spordan kaçınarak, ameliyatınızı takip eden ilk veya iki hafta içinde normal rutininize ve aktivitelerinize geri dönmeye çalışın.
  • Herhangi bir endişeniz varsa veya herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissederseniz derhal doktorunuzu arayın.
  • Kasık fıtığı ameliyatınızın ardından kabızlığı önlemek ve mide kaslarınızı zorlamamak için sağlıklı, yüksek lifli bir beslenmeye bağlı kalmalı ve bol miktarda sıvı içmelisiniz.

Laparoskopik Kasık Fıtığı Ameliyatı: Avantajları ve Dezavantajları

Fıtık tedavisinde laparoskopik  yöntemin açık tekniğe göre birçok avantajı vardır. Bu avantajlar şunlardır:

  1. Daha iyi kozmetik sonuç sağlayan daha küçük kesiler
  2. Ameliyat sonrası ağrı, şişlik ve rahatsızlık azalır. Bu aynı zamanda karın duvarına yönelik travmanın azalmasıyla da ilişkilidir ve bu da ameliyat sonrası morbidite ve komplikasyonları azaltır.
  3. Daha hızlı iyileşme
  4. İşe ve aktiviteye daha hızlı dönüş
  5. Yara iyileşmesi komplikasyonlarının görülme sıklığında azalma (örn. enfeksiyon ve yara ayrılması)

Fiyatın daha yüksek olması ise laparoskopik ameliyatın dezavantajıdır.Ancak laparoskopik fıtık  ameliyatı olumlu sonuçlar alınması açısından çok daha güvenli bir yaklaşımdır. Bu nedenle hastaların ve doktorların büyük çoğunluğu fıtık tedavisinde laparoskopik yaklaşımı tercih etmektedir.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Riskleri ve Komplikasyonları Nelerdir?

Kasık fıtığı ameliyatı çok az riskleri olan bir operasyondur. Ancak  50 yaşın üzerindeyseniz, sigara içiyorsanız veya kalp hastalığı ya da solunum sorunları gibi başka bir hastalığınız varsa komplikasyon olasılığı daha yüksektir. Kasık fıtığı ameliyatının potansiyel komplikasyonları şunlardır:

  • Fıtığın bıraktığı boşlukta kan veya sıvı birikmesi (bu genellikle tedavi edilmeden iyileşir)
  • Testislerde veya penis tabanında ağrılı şişlik ve morarma (erkeklerde)
  • Ameliyat sırasında sinirin hasar görmesi veya sıkışması nedeniyle kasık bölgesinde ağrı ve uyuşukluk
  • testislere kan akışında hasar

Kasık Fıtığı Tedavisinde Alternatif Yöntemler: Ameliyatsız Çözümler

Fıtık genellikle ameliyat olmadan geçmez. Korse giymek gibi cerrahi olmayan yaklaşımlar fıtık üzerine hafif bir baskı uygulayarak onu yerinde tutabilir. Bu yöntem ağrıyı veya rahatsızlığı hafifletebilir. Geçici rahatlama sağlayabilirler ancak fıtığın tek kesin tedavisi ameliyattır.

Kasık fıtığı iyileşmesi için ameliyatsız tedaviler kesinlikle doktor kontrolünde yapılmalıdır çünkü bağırsak tıkanması ve boğulması (bağırsağın bir kısmının kan akışını kesecek şekilde sıkışıp kalması) gibi komplikasyonlara yol açabilir. Komplike olmayan bir fıtık (boğulmamış veya tıkanmamış) manuel olarak küçültülebilir.Manuel yöntem semptomların giderilmesini sağlasa da, uzun vadeli tedavi için cerrahi şarttır.

Fıtığın manuel  terapisi sırasında:

  • Hasta, kasık fıtığını azaltmak için bacaklar ve vücut hafifçe yukarı eğimli olacak şekilde yatakta yatar. Yer çekimi fıtık içeriğini içeriye doğru çeker ve redüksiyonu kolaylaştırır.
  • Sırtüstü pozisyon (yüzü yukarı bakacak şekilde yatma) üst karın fıtığı için uygundur.
  • Genellikle anestezi gerekli değildir. Ağrıyı azaltmak için lokal anestezi yapılabilir.
  • Doktor şişliği azaltmak için fıtığa birkaç dakika boyunca buz veya soğuk kompres uygular.
  • Bazı fıtıklar soğuk kompres uygulaması, yer çekimi kuvveti ve fıtık etrafındaki kasların sedasyon ve ağrı kesicilerle gevşemesi nedeniyle kendiliğinden iner.
  • Prosedür tamamlandıktan sonra, manuel tedavinin başarılı olup olmadığını doğrulamak için bir ultrason yapılabilir.

Çocuklarda Kasık Fıtığı Ameliyatı: Bilmeniz Gerekenler

Çocuğunuzun  kasık fıtığı varsa kasık bölgesinde sert, kırmızı, ağrılı bir şişlik olabilir, kusabilir, yemek yemek istemeyebilir ve dışkılama yapamayabilir.Bunlar önemli belirtilerdir ve acil bir durumdur. Böyle bir durumda çocuğunuzu doktora muayeneye götürmelisiniz. Fıtık karın boşluğuna geri itilemiyorsa (küçültülemiyorsa), çocuğunuzun acilen ameliyat olması gerekecektir. Çocuğunuzun kasık fıtığı ameliyatı açık veya laparoskopik yöntemle yapılacaktır. Ameliyattan sonra kesi yerinde şişlik sık görülür. Şişlik birkaç hafta sonra geçecektir. Ameliyattan sonra fıtığın tekrarlama riski çok azdır.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Sonrası Yapılmaması Gerekenler

Fıtık ameliyatından sonra kendinize dikkat etmeniz ve bazı basit kurallara uymanız önemlidir. Ameliyat sonrasında iyileşme biraz zaman alabilir. İyileşme sürecine yardımcı olmak için yapmamanız gereken bazı şeyler şunlardır:

  • Ameliyattan sonra en az iki hafta boyunca 15 kilodan ağır nesneleri kaldırmayın
  • Ameliyatınızdan sonra en az iki ila dört hafta boyunca herhangi bir yorucu faaliyette bulunmayın.
  • Her zaman hareketsiz kalmayın; gün boyunca birkaç kez yaklaşık beş ila on dakika boyunca yavaş hareket edin.

Kasık Fıtığı Ameliyatı Fiyatları ve Sağlık Sigortası Kapsamı

Kasık fıtığı ameliyatları kişiden kişiye ve ameliyatın türüne göre değişmektedir.Fiyat bilgisi için bizimle iletişime geçiniz.

Blog

Kasık Fıtığı Ameliyatı

kasik fitigi ameliyati

Kasık Fıtığı Nedir?

Kasık fıtığı yaygın olarak rastlanan bir hastalıktır.Kasık fıtığı; bağırsakların bir kısmının ya da karın iç organlarından birinin, kasık bölgesinde yer alan karın zarından dışarıya doğru uzanarak, cilt altından çıkması durumu olarak tanımlanır.Erkekler de kadınlara kıyasla daha sık rastlanır çünkü erkekler anatomik yapıları nedeniyle kasık fıtığına kadınlardan daha yatkındırlar. Kasık fıtıkları karın duvarının içine ve dışına kayabilir. Bir doktor sıklıkla kasık fıtığını hafif bir masajla karın duvarının içine geri taşıyabilir. Kasık fıtıkları tipik olarak kasıkların bir tarafında gelişir ve sağ tarafta sola göre daha sık oluşur. Bir tarafta kasık fıtığı olan bazı kişilerde diğer tarafta da fıtık olur veya gelişir.

Kasık Fıtığı Ne Kadar Yaygındır?

Kasık fıtığı  yaygındır rastlanan bir rahatsızlıktır. Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin yaklaşık yüzde 27’sinin ve kadınların yüzde 3’ünün hayatlarının bir noktasında kasık fıtığı problemi yaşayabileceği tahmin edilmektedir.

Kimlerde Kasık Fıtığı Görülme Olasılığı Daha Yüksektir?

Kasık fıtıklarına belirli yaş gruplarında daha sık rastlanır.

  • Yetişkinlerde kasık fıtığı görülme olasılığı yaşla birlikte artar. Yetişkinler arasında kasık fıtıkları en çok 75 ila 80 yaş arasındaki kişilerde görülür.
  • Çocuklarda kasık fıtıkları en sık 0-5 yaş aralığında görülür.
  • Bebeklerde kasık fıtığı prematüre bebeklerde daha sık görülür

Kasık fıtığı gelişme olasılığı kadınlara göre erkeklerde daha fazladır.Ayrıca prostatektomi geçirmiş erkeklerde, ailesinde kasık fıtığı öyküsü olan kişilerde, vücut kitle indeksi (BMI) daha düşük olan kişilerde ve bağ dokusu bozuklukları olan kişilerde görülme olasılığı daha yüksektir.

Kasık Fıtığı Belirtileri Nelerdir?

  • Kasıkta bir çıkıntı
  • kasıkta rahatsızlık, ağrı, ağırlık veya yanma hissi
  • Belirtileriniz, kendinizi zorladığınızda, bir şey kaldırdığınızda, öksürdüğünüzde veya uzun süre ayakta durduğunuzda kötüleşebilir ve dinlendiğinizde veya uzandığınızda iyileşebilir.

Kasık Fıtığı Neden Olur?

Kasık kanalındaki alt karın duvarının kasları ve bağ dokusundaki zayıf bir alan, kasık fıtığı gelişmesine izin verir. Fıtık farklı şekillerde oluşarak iki tür fıtığa neden olabilir. Dolaylı kasık fıtıkları doğumda mevcut olan alt karın duvarındaki bir defekt ile ilişkilidir. Direkt kasık fıtığı, kasık kanalı duvarında ilerleyen yaşlarda gelişen zayıf bir alanla ilgilidir. Karın içeriği bu zayıf bölgeden dışarı taşarak fıtığa neden olabilir. Bu tip fıtık öncelikle erkeklerde görülür. Kadınlarda ve çocuklarda nadiren bu tip fıtık gelişir.

Kasık Fıtığı Ameliyatı

Öncelikle belirtmeliyiz ki, kasık fıtığının ilaçla tedavisi münkün değildir. Kasık fıtığının tedavisi cerrahi yöntemlerle yapılmaktadır.Kasık Fıtığı ameliyatları hastanın ve fıtığın durumuna bağlı olarak genel anestezi, lokal anestezi ya da belden uygulanan anestezilerle gerçekleştirilebilmektedir ve  lokal anestezi yöntemi küçük fıtıklar için uygulanabilir bir yöntemdir. Kasık Fıtığı ameliyatları genellikle genel anesteziyle  yapılmaktadır.

Açık fıtık ameliyatı ve laparoskopik(kapalı) fıtık ameliyatı olmak üzere 2 türlü ameliyat yapılmaktadır. Açık kasık fıtığı ameliyatında fıtık olan bölgeden yapılan 5-6 cm’lik cilt kesisi ile fıtık kesesine ulaşılmaktadır. Fıtık kesesi içinde karın içi organlar varsa ayrılıp karnın içine gönderilir ve fıtık kesesi tamir edilir. Sonrasında ameliyat kesi alanı dikilerek işlem sonlandırılır. Laparoskopik fıtık ameliyatında hastalara çoğunlukla genel anestezi uygulanır. Laparoskopik cerrahi sonrası iyileşme süresi açık fıtık ameliyatına göre daha kısa olabilir.

Kasık fıtığı ameliyatı geçirenlerin dikkat etmesi gereken hususlar vardır.Ani hareketlerden kaçınılmalıdır ve ağır kaldırılmamalıdır. Aynı zamanda,ıkınmamak önemlidir çünkü karın basıncını artıracak hareketlerden uzak durulmalıdır. Uzun süre ayakta kalınmamalıdır ve uzun süre rahatsız pozisyonlarda oturulmamalıdır veya yatılmamalıdır. Ameliyat sonrasında ameliyatı gerçekleştiren cerrahın önerileri dikkate alınmalıdır . Kasık ameliyatı sonrası cinsellik, spor ve yürüyüş gibi diğer aktivitelere başlamak için hastanın tam olarak iyileşmesi tavsiye edilir ve  bu noktada ameliyatı yapan  cerrahın  görüşleri dikkate alınmalıdır.

Açık ve Laparoskopik Kasık Fıtığı Ameliyatları Ne Kadardır?

Kasık fıtığı ameliyatları  genellikle kişiden kişiye ve ameliyat türüne göre  değişkenlik göstermektedir.Kasık fıtığı ameliyat fiyatları hakkında ayrıntılı bilgi almak için bizimle iletişime geçiniz.

Blog

Uyku Apnesi ve Obezite

uyku apnesi ve obezite

Uyku Apnesi Nedir?

Uyku hastalıklarından en yaygın görülen hastalık insomnia diğer adıyla uykusuzluktur. İkinci yaygın görülen hastalık  ise uyku apnesi sendromudur. Uyku apnesi kısaca, uyku esnasında solunumun durmasıdır. Uyku apnesi sendromunda, uyku sırasında birkaç saniye süren geçici boğulmalar yaşanabilir.Uyku apnesi sorunu yaşayan kişiler gece birkaç defa uyanabilir, Uyku apnesi  yorgunluk ve halsizlik hissine neden olur.

Uyku apnesi olan bireylerde,uyurken nefes birçok kez durup yeniden başlar ve bu durum, vücudun yeterli oksijen almasını engelleyebilir. Uyku sırasında horlayan veya nefes nefese kalan  veya gündüz aşırı uyku halinde olan bireylerde, uyku apnesi araştırılmalıdır. Uyku apnesi olan çocuklar aşırı aktif olabilir , veya okulda dikkatlerini toplamakta güçlük çekebilirler.

İki tip uyku apnesi vardır:

  1. Obstrüktif (Tıkayıcı) uyku apnesi: Uyurken üst solunum yolunuz birçok kez tıkandığında, hava akışını azalttığında veya tamamen durdurduğunda meydana gelir. Bu en yaygın uyku apnesi türüdür. Obezite, büyük bademcikler veya hormon seviyelerinizdeki değişiklikler gibi sebepler , obstrüktif uyku apnesi riskinizi artırabilir.
  2. Merkezi uyku apnesi: Beyniniz nefes almak için gereken sinyalleri göndermediğinde ortaya çıkar ve obstrüktif uyku apnesine göre daha az yaygındır.

Semptomlar:

  • Uyku sırasında başlayan ve kesilen solunum
  • Sık sık yüksek sesle horlama
  • Uyku sırasında nefes nefese kalma

Aşağıdaki belirtileri kendiniz de fark edebilirsiniz:

  • Öğrenme, odaklanma ve tepki verme sorunlarına yol açabilen gündüz uyku hali ve yorgunluğu
  • Ağız kuruluğu veya baş ağrısı
  • Cinsel işlev bozukluğu veya azalmış libido
  • İdrar yapmak için gece boyunca sık sık uyanmak

Obstrüktif uyku apnesi riskini neler  artırır?

Yaş: Uyku apnesi her yaşta ortaya çıkabilir, ancak yaşlandıkça riskiniz artar..

Endokrin bozukluklar veya hormon seviyelerindeki değişiklikler: Hormon seviyeleri etkileyebilir. Düşük tiroid hormonları veya yüksek insülin veya büyüme hormonu seviyelerine sahip kişilerde uyku apnesi riski daha yüksektir.

Aile öyküsü ve Genetik: Uyku apnesi kalıtsal olabilir.

Kalp veya Böbrek Yetmezliği: Bu koşullar, boynunuzda sıvı birikmesine neden olabilir ve bu da üst solunum yolunuzu tıkayabilir.

Yaşam tarzı alışkanlıkları: Alkol ve sigara içmek uyku apnesi riskini artırabilir. Alkol, ağız ve boğaz kaslarını gevşeterek üst solunum yolunuzu kapatabilir. Sigara içmek, üst solunum yolunuzda nefes almayı etkileyen iltihaplanmaya neden olabilir.

Obezite:  Obezite ve aşırı kilo uyku apnesinin yaygın bir nedenidir. Obez kişilerde boyunlarında üst solunum yolunu tıkayabilecek yağ birikintileri artabilir. Sağlıklı kiloda olmak ve kilo vermek obezitenin neden olduğu uyku apnesini önlemeye veya tedavi etmeye yardımcı olabilir.

Merkezi uyku apnesi riskini artıran faktörler nelerdir?

Yaş: Yaşlandıkça, beynin uyku sırasında nefes almayı kontrol etme şeklindeki değişiklikler uyku apnesi riskini artırabilir.

Aile geçmişi ve genetik: Genler, beyninizin uyku sırasında nefesinizi nasıl kontrol ettiğini etkileyebilir.

Yaşam tarzı alışkanlıkları: Alkol ve sigara içmek, beynin uykuyu veya nefes almayla ilgili kasları nasıl kontrol ettiğini etkileyebilir.

Kilo Vermek Uyku Apnesini İyileştirebilir mi?

Yapılan çoğu araştırma, ideal kiloyu korumanın  veya fazla kilosu olan bireylerde kilo vermenin uyku apnesinde  iyileşme ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Birçok doktor uyku apnesi olan kişilere ideal kiloda kalmalarını tavsiye etmektedir. Uyku apnesi Amerika Birleşik Devletleri’nde tahmini 22 milyon kişiyi etkilemektedir. Yetişkinlerde obstrüktif uyku apnesi vakalarının yaklaşık %41’i fazla kiloyla ilişkilidir. Uyku apnesi olan çoğu birey fazla kilolu yada obezdir ve kilo kaybının uyku apnesi belirtilerinde belirgin azalma sağladığı bilinmektedir.Fazla kilolardan ve yağlardan kurtulmak bedeni rahatlatır.Kilo kaybıyla daha sağlıklı bir bedene kavuşursunuz. Fazla kilonuz varsa ve uyku apnesi problemi yaşıyorsanız kilo vermeniz tavsiye edilir.Eğer diyetle kilo veremiyorsanız mide botoksu, obezite cerrahi gibi yöntemlerle kilo kaybedebilirsiniz.

Blog

Obezite ve Kadın Üreme Sağlığı

obezite ve kadin ureme sagligi

Obezite ile ilişkili hastalıklar Amerika’da her yıl yaklaşık 300.000 bireyin ölüme neden olmaktadır. Artan vücut kitle indeksi (VKİ) ile  birlikte diyabet, hipertansiyon, obstrüktif uyku apnesi, birçok kanser, dislipidemi, kardiyovasküler hastalık ve genel mortalite gibi hastalıkların riski artar . Obezitenin genel sağlık üzerindeki etkisine ek olarak, obezite  üreme sağlığını da etkilemektedir. Obezite prevalansı kadınlarda erkeklerden, siyahlarda beyazlardan daha fazladır . Obezitenin artan prevalansı ve etkisi, onu tüm etnik kökenlerden kadınlar için önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir.

Obezitenin Kadın Sağlığı Üzerindeki  Etkileri Nelerdir?

Ergenlik ve Adet Döngüsü Anormallikleri

Obezite, erken puberte ve disfonksiyonel uterin kanama (DUB) ile ilişkilidir. Obez kızlar sıklıkla ergenliğe normal kilolu akranlarına göre daha genç yaşta girerler . Aslında, Amerikalı çocuklarda artan obezite prevalansının, ABD’de ergenlik yaşının azalmasından kısmen sorumlu olması muhtemeldir. Bununla birlikte,erken ergenlik, erken cinsel gelişimin sosyal yansımalarıyla başa çıkan kızlarda ve ailelerinde psikososyal gerginliğe ve psikolojik problemlere yol açabilir.yaratabilir.Erken ergenliğin ergenlerde depresyon için bir risk faktörü olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

Obezite, yaşam boyu adet döngüsü üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmaya devam eder.Menarş sonrası aşırı kilolu kadınlar sıklıkla androjenlerin östrojenlere periferik dönüşümünden ve değişen östrojen-progesteron oranlarından kaynaklanan disfonksiyonel uterin kanamadan (DUB) muzdariptir.Endometriyal dokunun kronik östrojen kaynaklı proliferasyonu, endometriyal aşırı büyümeye ve düzensiz aralıklarla kanamaya yol açar. Kilo kaybı ve aşırı kilolardan kurtularak  düzenli adet döngüsü geri kazanılabilir. Bazı araştırma sonuçları, kilo vermenin insülin duyarlılığını artırarak adet işlevini de iyileştirdiğini iddia etmektedir.

Kısırlık (İnfertilite) 

Obezite kısırlık ile ilişkilidir. Obezite ,doğurganlığı azaltır ve aynı zamanda düşük yapma riskini arttırabilir. Obez kadınlarda kısırlık olma ihtimali, normal kilosunda olan kadınlara kıyasla 3 kat daha fazladır. Obezite ile ilişkili spesifik üreme işlev bozuklukları, düzensiz adet döngülerini, kronik anovülasyonu ve hem doğal hem de yardımlı gebe kalma döngülerinde azalan gebeliği içerir. Obez kadınlarda kısırlık öncelikle ovulasyon disfonksiyonu ile ilgilidir.

Obezite, yardımcı üreme teknikleri (YÜT) ile ilişkili gebeliklerin başarısını azaltır.Yapılan araştırmalarda, %25’i PKOS olan 3586 kadın arasında, yardımcı üreme teknikleri ile gebelik elde etme şansının, artan anne kilosu veya vücut kitle indeksi  ile önemli ölçüde azaldığı tespit edilmiştir. Vücut kitle indeksi 30 ile 34,9 kg/m2 arasında olan kadınlarda başarılı gebeliğin  %27 oranında azaldığı tespit edilmiştir.Aynı zamanda, normal vücut kitle indeksine sahip kadınlara kıyasla Vücut kitle indeksi 35 kg/m2’den fazla olan kadınlarda  başarılığı gebeliğin azalma oranı %50’ye yükselmiştir.

Kilo Kaybının Fertilite Üzerinde Etkisi

Fazla kilolu veya obez olan kadınlarda kilo kaybı, kendilerine PKOS tanısı konmuş olsun olmasın, hem doğal hem de tedaviyle ilişkili gebe kalma şansının artmasıyla ilişkilidir.PKOS’lu veya PKOS’suz kadınlarda ılımlı bir kilo kaybı bile (%5-10) insülin direncini, yumurtlama oranını veya hamile kalmayı iyileştirebilir. Bu nedenle kilo yönetimi, aşırı kilolu veya obez infertil kadınlarda gebelik öncesi önemsenmelidir. Üreme çağındaki obez kadınlar için çeşitli uluslararası kılavuzlar, hem başarılı bir gebe kalma şansını artırmak hem de gebe kalmaya kadar geçen süreyi kısaltmak için gebe kalmadan önce kilo vermeyi tavsiye eder.Bununla birlikte, ılımlı kilo kaybıyla olumlu üreme sonuçları elde edilse de, aşırı derecede obez kadınların gebelikle ilişkili komplikasyon riskini azaltmak için gebe kalmadan önce vücut kitle indekslerinin en az 35 kg/m2’ye düşürülmesi önerilmektedir.

Blog

Yeme Bozuklukları Kilo Aldırır Mı?

yeme bozukluklari kilo aldirir mi

Kilo vermeye engel olabilecek  ve hızla kilo artışına sebep olabilecek en önemli psikolojik problemlerden biri yeme bozukluğudur. Yeme bozukluklarından biri olan Tıkınırcasına yeme bozukluğu kilo almaya sebep olan problemlerdir.Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan bireylerde fazla kilo ve obezite yaygın olarak görülmektedir. Yeme bozukluğu olan bireylerin  zayıflayabilmesi için zayıflama yöntemleriyle birlikte psikolojik destek alması gerekmektedir. En yaygın görülen yeme bozuklukları: Anoreksiya nevroza, Bulimiya nevroza ve Tıkanırcasına yeme bozukluğudur. Tıkınırcasına yeme bozukluğu obezite ile güçlü bir şekilde ilişkilidir.Blumia Nervoza tanısı almış bireyler de fazla kilolu yada obez olabilir ama tıkınırcasına yeme bozukluğu olanlarda fazla kilo ve obezite görülme oranları çok daha yüksektir. Tıkınırcasına yeme bozukluğu Amerika’da en yaygın obezite sebepleri arasındadır.

Anoreksiya Nervoza

Anoreksiya  Nervoza bir yeme bozukluğu ve ciddi bir ruh sağlığı durumudur. Bu yeme bozukluğu olan kişiler, yeterince yemek yemeyerek veya çok fazla egzersiz yaparak veya her ikisini birden yaparak kilolarını mümkün olduğunca düşük tutmaya çalışırlar. Anoreksiya nevroza olan kişiler kendilerini tekrar tekrar tartabilirler. Bu yeme bozukluğu olan bireyler aşırı derecede hatta tehlikeli derecede  zayıf olduklarında bile kendilerini aşırı kilolu olarak görebilirler. Aynadaki görüntülerinden memnun olmazlar ve zayıf oldukları halde  şişman olduklarını düşünürler ve çoğunlukla genç kızlarda ve kadınlarda gözlenir.Erkeklerde de bu yeme bozukluğuna rastlanabilir ancak kadınlara kıyasla çok daha düşük oranlarda rastlanır. Anoreksiya nevroza olan bireyler yemek yiyip ardından kusma veya tüketilenden kurtulmak için müshil veya  diüretik kullanmayı tercih edebilirler.

Semptomlar şunlardır:

  • Son derece kısıtlı yeme
  • Aşırı zayıflık (zayıflama)
  • Kilo alma konusunda yoğun korku
  • Aşırı zayıflığın tehlikeli olduğunu reddetme

Zamanla gelişebilecek semptomlar:

  • Kemiklerin incelmesi (osteopeni veya osteoporoz)
  • Hafif anemi ve kas kaybı ve zayıflığı
  • Kırılgan saç ve tırnaklar
  • Kuru ve sarımsı cilt
  • Şiddetli kabızlık
  • Düşük kan basıncı
  • Yavaşlamış solunum ve nabız
  • Kalbin yapısında ve işlevinde hasar
  • Beyin hasarı
  • çoklu organ yetmezliği
  • İç vücut ısısında düşüş, kişinin sürekli üşümesine neden olur

Bulimia Nervoza

Bulimia bir yeme bozukluğu ve zihinsel sağlık durumudur.Bu yeme bozukluğu olan kişiler, çok kısa bir süre içinde çok fazla yemek yedikleri (tıkınırcasına yeme) ve ardından kilo almayı durdurmak için yiyecekleri vücutlarından attıkları dönemlerden geçerler.Bu aşırı yeme sonrası bireylerde yediklerinden kurtulmak için , kendilerini kusturmak, müshil veya diüretikler kullanmak veya aşırı egzersiz yapmak veya bunların bir kombinasyonunu içeren davranışlar gözlenir.Herkes bulimia olabilir, ancak 15 ila 25 yaş arası gençlerde daha yaygındır.

Bulimia Nervoza  semptomları şunları içerir:

  • Kısa sürede, genellikle kontrol dışı bir şekilde çok büyük miktarlarda yemek yemek – buna tıkınırcasına yemek denir
  • Kendinizi kusturmak, müshil veya diüretik kullanmak veya kilo almamak için aşırı miktarda egzersiz yapmak
  • Kilo alma korkusu

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu

Tıkınırcasına yeme bozukluğu, insanların yemek yerken  kontrollerini kaybettikleri ve rahatsız edici bir şekilde kısa bir süre boyunca  çok fazla yemek yeme nöbetleri yaşadıkları ruhsal bir hastalıktır. Bulimia nervozadan farklı olarak ,bu hastalarda aşırı yeme dönemlerini kusma, diüretik kullanımı ve aşırı egzersiz yapma gibi aşırı yemek yemeyi telafi etme davranışları gözlenmez. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan  yani belli zamanlarda aşırı yeme atakları gözlenen bireyler  çoğunlukla fazla kilolu veya obezdir. Her yaştan erkek ve kadın aşırı yeme bozukluğu yaşayabilir, ancak genellikle 20’li yaşlarında veya daha büyük yaşlarda başlar.

Semptomlar şunları içerir:

  • 2 saatlik bir süre gibi belirli bir süre içinde alışılmadık derecede büyük miktarlarda tıkınırcasına yemek yemek
  • Doyduğunuzda veya aç olmadığınızda bile yemek yemek
  • Aşırı yeme nöbetleri sırasında hızlı yemek
  • Rahatsız edici bir şekilde doyana kadar yemek
  • Utanma nedeniyle tek başına veya gizlice yemek yemek
  • Sıklıkla diyet yapmak, muhtemelen kilo vermeden

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu İçin Tedavi Yaklaşımları

Tıkınırcasına yeme bozukluğu, obez kişilerde daha sık görülmektedir. Obezlerde %8 oranında görüldüğü tahmin edilmektedir . Bununla birlikte, Bariatrik cerrahi hastalarının yaklaşık yarısının Tıkınırcasına yeme bozukluğu tanısı aldığı  saptanmıştır.Bu yeme bozukluğunda  bireyler yemek yemeyi belli bir noktada durduramazlar.Kişi yeme ataklarını kontrol edemez. Engelleyemedikleri yeme ataklarıyla birlikte çok kilo alırlar.Bu tanıyı almış bireyler fazla kilolu veya obezdir. Bu bireyler yemek yeme davranışlarından ya da kilolarından dolayı kendilerinden nefret etme, beden görünümlerinden hoşlanmama ya da iğrenme gibi  problemler yaşayabilirler. Tıkınırcasına yeme bozukluğu hastalarının kilo kaybedebilmesi için psikolojik yardım almaları gereklidir. Çoğu insan, tedavi ve destekle aşırı yeme bozukluğundan kurtulabilir. Tıkınırcasına yeme bozukluğu tedavisindeki  amaçlar; tıkınırcasına yeme nöbetlerinin ortadan kaldırmak ve sağlıklı bir yemek yeme alışkanlığının kazandırabilmektir . Aynı zamanda  kilo kontrolünün sağlanması  ve  ruhsal rahatsızlıkların tedavisi edilmesi hedeflenmektedir.Bu hedeflere ulaşmak için ilaç tedavileri, psikoterapi yöntemleri ve kilo kaybı ve obezite tedavisinde etkili zayıflama  yöntemleri (obezite cerrahi ,mide botoksu ) önerilmektedir. Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan obez bireyler psikolojik tedavilere ek olarak  bariatrik cerrahi ve mide botoksu gibi obezite tedavisinde etkili yöntemlerle birlikte kilo kaybedebilir ve bu yeme bozukluğundan tamamen kurtulabilir.

Blog

Tip 2 Diyabet ve Zayıflama

tip diyabet ve zayiflama

Tip 2 Diyabet Nedir?

Diabetes mellitus (DM), pankreasdan salgılanarak kan şekerinin kullanımını düzenleyen insülin hormonu salgısının tamamen veya kısmen yetersizliği veya eksikliği sonucunda meydana gelen hiperglisemi ile karakterize bir hastalıktır.Diabetes mellitus,karbonhidrat,yağ ve protein metabolizmasının bozulduğu bir hastalıktır.Eski yıllardan beri sağlık sorunu olan diyabet hastalığı günümüzde çok fazla artmıştır. İnsülin eksikliği ve direnci hiperglisemiyi oluşturmaktadır. Tip 2 diyabet , insülin direncine bağlı, kan şekeri düzeyinde anormal bir yükselme ile kendini gösteren kronik bir hastalık olarak tanımlanabilir.Tip 2 diyabet gelişimi için risk faktörleri şunlardır:

  • Yaşlılık
  • Kalıtsal faktörler
  • Ailede tip 2 diyabet öyküsü
  • Gebelik
  • obezite ve şişmanlık
  • Sağlıksız beslenme
  • Hareketsiz yaşam
  • Sigara ve alkol kullanımı
  • diüretik,kortikostreod vb. ilaçların uzun süre kullanımı
  • bazı pankreas hastalıkları (pankreas tümörü ,pankreatit )dır.

Tip 2 diyabetli hastaların bir kısmında diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi ile yeterli glisemik kontrol sağlanabilir. Ancak yeterli glisemik kontrolün sağlanamadığı veya beta hücre yıkımı olup insülinin salgılanmadığı kişilerde ise ekzojen insülin kullanılır

Tip 2 Diyabet Belirtileri Nelerdir ?

Tip 2 diyabet genellikle yavaş yavaş gelişir. Obezlerde,aşırı şişman bireyler ,hareketsiz yaşayan bireylerde ve bel çevresi geniş olan bireylerde bu hastalığa daha sık rastlanır. Tip 2 diyabetin belirtileri şunlardır:

  • Açlık hissinde artma ,çok yeme (polifaji)
  • Yorgunluk hissi
  • Ağız kuruluğu ve su içme isteğinde artış
  • Çok idrara çıkma
  • Gece acıkmaları
  • Sık enfeksiyon
  • Bulanık görme
  • El ve ayaklarda uyuşma ve karıncalanma
  • Ani ve aşırı acıkma

Tip 2 Diyabet Tanı Kriterleri

Amerikan Diyabet Cemiyeti (ADA) ve Dünya Sağlık Örgütü( WHO)’nün diyabet için kabul ettiği tanı kriterleri aşağıdadır.Bu kriterlerden sadece biri tanı için yeterlidir.

  • Açlık (≥ 8 saat açlık) plazma glikozu (APG) ≥ 126 mg/dL(7.0 mmol/1) ( minimum 8 saat açlık gereklidir)
  • Oral glikoz tolerans testi (OGTT) (75 g glikoz) 2. saat plazma glikozu ≥ 200 mg/dL
  • Standardize metotla (HPLC) ölçülen glikosile edilmiş hemoglobin (HbA1c) ≥ %6,5 (48mmol/mol)
  • Diyabet semptomları ve  rastgele  plazma glikozu ≥ 200 mg/dL (semptomlar ;poliüri,poliüri,polidipsi,açıklanamayan ağırlık kaybı)

Tip 2 Diyabet  Hastalığı Tedavisinde Zayıflamak Etkili midir?

Fazla kilosu olan veya obez olan  tip 2 diyabetli bireyler için kilo kaybı çok önemlidir.Çünkü kilo kaybıyla ve sağlıklı beslenmeyle  diyabet hastalığından kurtulmak mümkündür. Tip 2 diyabet ,Tip 1 diyabete göre daha yaygın görülen bir hastalıktır ve son yıllarda diyabet hastası sayısı giderek artmaktadır. Tip 2 diyabet hastalığı obezite ve kalp hastalıkları ile ilişkilidir. Günümüzde çocuk ve adölesanlarda bile tip 2 diyabet yaygın olarak görülmektedir. Tip 1 diyabetli kişilerin yaklaşık %60’ı ve tip 2 diyabetli kişilerin yaklaşık %85’i fazla kilolu veya obezdir.Tip 2 diyabetliyseniz ağırlığınızın % 10 ‘unu kaybetmeniz faydalı olacaktır.Çünkü yeterli kilo kaybıyla diyabetinizi kontrol altına alabilirsiniz ve diyabet ilaçlarını da bırakabilirsiniz. Uzmanlar, kilonuzun %5’ini bile kaybetmenin kan basıncını ve kolesterol seviyelerini iyileştirmeye yardımcı olduğunu söylemektedir. Bunun genel sağlığınız üzerinde büyük bir etkisi olabilir .Kilo kaybıyla birlikte  kalp hastalığı ve inme gibi ciddi komplikasyon riskinizi azaltabilirsiniz.Tip 2 diyabet hastalarının uygun diyet ve egzersiz programıyla kilo kaybetmesi mümkündür. Kilo kaybıyla ve doğru beslenmeyle glisemik kontrol sağlanır ve bu nedenle tip 2 diyabet hastalarının fazla kilolarından kurtulması ve sağlıklı beslenmesi çok önemlidir.Tip 2 diyabetin ciddi komplikasyonları vardır ve bu nedenle bu hastalık  dikkate alınmalıdır.

Tip 2 Diyabet Hastalığı Olanlara Mide Botoksu Yapılabilir mi?

Evet, Tip 2 diyabetli bireylere mide botoksu işlemi uygulanabilir. Fazla kiloları ve obezitesi olan tip 2 diyabetli hastaların zayıflaması diyabetin kontrol altına alınması için  gereklidir. Yeterli kilo kaybıyla birlikte diyabet kontrol altına alınabilir ve  diyabetle ilişkili riskler (kalp hastalıkları ,kalp krizi vs.) ortadan kalkar.Kısacası fazla kilosu olan diyabetli bireyler için kilo kaybı yaşamsal önem taşımaktadır.Bu nedenle fazla kiloları olan ve kilolarından kurtulamayan Tip 2 diyabetli bireyler mide botoksu işlemi yaptırmayı tercih edebilirler. Mide botoksuyla birlikte zorlanmadan uygun diyet programını uygulayarak fazla kilolarından kurtulabilirler ve aynı zamanda tip 2 diyabet hastalığından kurtulabilirler.

Blog

Alkol Kilo Aldırır Mı?

alkol kilo aldirir mi

Alkol eski çağlardan beri tüketilen bir içecektir .Alkol enerji içeren bir içecektir. 1 gram alkol 7.1 kcal (29kJ) gibi oldukça yüksek enerji içeriğine sahiptir. Ilımlı  miktarda alkolün kilo alımı ve obezite için bir risk faktörü olup olmadığı hala tartışmalıdır ancak fazla miktarda ve düzenli alkol tüketimi obezite ve kilo alımına sebep olmaktadır. Aşırı alkol tüketimi ,sigara ve obeziteden sonra gelen üçüncü önemli ölüm nedenidir.

Aşırı alkol tüketimi vücudunuz üzerinde olumsuz etkilere neden olarak kilo almanıza neden olabilir.Alkol iştahı, açlığı ve stresi kontrol eden hormonları etkileyebilir. Alkol kalorisi yüksek bir içecektir ve fazla alkol tüketimi  karın yağlarının artmasına sebep olur.Fazla alkol tüketen bireylerde,düşünmeden sağlıksız yemek yeme ihtimali yüksektir. Birkaç içkiden sonra, üzerinde düşünmeden sağlıksız yiyecek seçimleri yapma olasılığınız daha yüksek olabilir. Alkol ve alkolle birlikte tüketilen sağlıksız yemekler yüksek kalorilidir ve  böylelikle hızlıca kilo alımı olabilir. Alkolün iştah üzerindeki etkileri üzerine yapılan ve 2017’de yayınlanan bir hayvan araştırmasında, alkolün beyninizde yoğun açlığa işaret eden hücreleri harekete geçirdiğini bulunmuştur. Bununla birlikte, alkol kan şekerinin düşmesine sebep olabilir ve bu da açlığı arttırabilir. Yapılan araştırmalarda, kan şekeri düşen bireylerin çoğunlukla yüksek karbonhidratlı yemekleri tercih ettiği  ortaya çıkmıştır. Alkollerde çok az yararlı besin veya mineral vardır hatta yok denebilir.Alkol ve kola,gazoz gibi içecekler boş kalorili içeceklerdir. Alkoller gram başına yaklaşık 7 kalori içerirler. Kokteyller  bira ve şaraptan daha fazla kaloriye sahiptir. Likör, meyve suyu ve şurup ekstra kalori ekler. Örneğin, alkollü kokteyler porsiyon başına yaklaşık 500  kaloridir. Fazla miktarda alkol ,kola gibi boş kalori içeren içecekleri tüketen bireylerin fazla kilolu ve obez olma ihtimali tüketmeyenlere kıyasla yüksektir.

ALKOL BOTOKSA ZARAR VERİR Mİ?

Botoks,kırışıklıkların azalmasında ve genç görünmek için yaygın kullanılan bir yöntemdir.Botoks ,mideye uygulandığında mide kasları etkiler ve kilo vermeyi sağlar.Botoks bu kadar yaygın uygulanan bir yöntemdir ancak botoks sonrasında dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bunlardan en önemlisi alkol tüketimidir. Botoks sonrası alkoldan belli bir süre uzak durulmalıdır. Bunun nedenlerinden biri ise alkol botoksun etkinliğini etkiler. Botoks bir ilaçtır ve vücutta başka maddelerin etkisi olmadığında en iyi etkiyi gösterir. Alkol tüketildiğinde botoksun etkinliğini azaltır.Alkol kan sulanmasına neden olur ve botoks öncesinde de en az 24 saat alkol tüketilmemelidir.

MİDE BOTOKSU SONRASI ALKOL TÜKETMEMEK NEDEN ÖNEMLİDİR?

Mide botoksunun etkisi yaklaşık 4-6 aydır.Bu süre boyunca  botoksunun etkisiyle iştah azalır. Mide botoksu sonrasında azalan iştahla birlikte uygun diyet programıyla kolaylıkla kilo kaybedilir. Mide botoksu sonrası iştah kapanasıyla birlikte, diyetisyen takibiyle ve size uygun diyet programıyla istediğiniz kiloya ulaşabilirsiniz. Ancak bu süreçte uzak durulması gereken yiyecek ve içecekler vardır. Bunların en başında alkol vardır. Mide botoksu sonrasında ,ideal kiloya ulaşılana kadar alkol tüketilmemelidir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi ve en önemlisi ,alkol botoksun etkisini azaltmaktadır. İkinci sebep ise alkol kalorisi yüksek bir içecektir ve düzenli alkol tüketimi kilo vermeyi engeller.

MİDE BOTOKSU SONRASI KAÇ AY ALKOL TÜKETİLMEMELİDİR?

Botoksun etkisi 4-6 ay sürmektedir. Mide botoksu sonrasında kilo verme sürecinde alkol tüketilmemelidir çünkü yukarıda bahsettiğimiz gibi alkol botoksun etkisini azaltır. Mide botoksu işlemini yaptıran bireyler,ideal kilosuna ulaşana kadar alkol tüketiminden kaçınmalıdırlar. Mide botoksu sonrası kilo verme sürecinde, şarap dahil diğer alkoller tüketilmemelidir.

Blog

Tiroit Hastalıkları ve Zayıflama

tiroit hastaliklari ve zayiflama

Tiroid Hastalıkları Nedir, Kimlerde Görülebilir, Tiroid Belirtileri Nelerdir ?

Tiroid hastalıkları ülkemizde ve dünyada sık rastlanan hastalıklardır. Obezite ve aşırı kilolu oranları son yıllarda ciddi rakamlara ulaşmıştır.Kilo almanın ve obezitenin birçok sebebi vardır.Tirod hormonlarındaki bozukluklar kilo almaya hatta obeziteye sebep olabilir.Zayıflama sürecini etkileyen tiroid hastalıkları beslenmeyle ilişkilidir.Tiroid bezi önemli bir bezdir ve vücut fonksiyonlarını düzenler.Tiroid hormonları,vücudun her bölgesinde hücre görevleri için gereklidir .Tiroid hormanları metabolizmanın normal çalışması için önemlidir. Tiroid bezi ,vücuda besinlerle giren iyodu alır ve depolar. Tiroid bezi tarafından salgılanan iki  tiroid hormonu vardır. Bu hormonlar T3 (triiyodotironin) ve T4 (tiroksin) hormonlarıdır.

Tiroid hormonları yetersiz olduğunda çocuklarda büyüme geriliği,zeka geriliği ve boy kısalığı oluşabilir. Yetişkinlerde tiroid bezinin az çalışması metabolizmanın yavaşlamasına neden olur.Kilo alma,şişmanlık,uyku hali,kolesterol ve trigliserit yükselmesi gibi bulgular  ortaya çıkar. Tiroid hormonları gereğinden fazla salgılanması durumunda ise aşırı terleme,zayıflama,titreme gibi bulgular ortaya çıkar. T3 ve T4 hormonları metabolizmayı düzenleyen ,iştahı kontrol eden ve metabolizma hızını kontrol eden hormonlardır. Bu hormonlar fazla salgılanırsa hipertiroidi oluşur. Hipertiroidi  varlığında metabolizma hızlanır.  Bu hormonlar az salgılandıkların da ise hipotiroidi oluşur. Hipotiroidi varlığında ise metabolizma yavaşlamaktadır.

Tiroid hastalıklarına , iyot eksikliği olan bölgelerde yaşayanlar bireylerde ,Karadeniz bölgesinde yaşayan bireylerde,diyabet, anemi gibi hastalıklara sahip olan bireylerde,ailesinde genetik tiroid hastalığı olanlarda ve gebelerde ve yeni anne olanlarda rastlanma olasılığı daha yüksektir.

Tiroid Hastalıkları Kilo Aldırır Mı?

Tiroid hormonları metabolizmayı düzenleyen hormonlardır. Metabolizma normal çalıştığında yediğimiz besinler enerjiye dönüşür ve bu enerji vücut tarafından yakılır. Eğer metabolizmamız normalden yavaş çalışıyorsa,yediklerimizin vücut tarafından enerjiye dönüşerek yakılması zorlaşır. Yediğimiz besinlerden alınan kalorilerin hepsi vücut tarafından yakılamaz. Böylelikle vücuda giren fazla kaloriler yağ olarak depolanır. Metabolizma yavaşlığı nedeniyle,alınan fazla kaloriler vücut tarafından yağ olarak depolanır ve hızla kilo artışı meydana gelir. Dolayısıyla, fazla yemesek bile tiroid hormonlarındaki bozukluğa bağlı olarak kilo alımı olabilir. Yavaş çalışan metabolizma nedeniyle kilo kotrolü elden çıkabilir. Fazla kilolarından kurtulmak isteyen ve diyet yapan bireyler ise  tiroid hormonu bozukluklarına bağlı olarak kilo vermekte zorlanır. Bu nedenle diyet öncesinde  mutlaka  kan tahlili ile tiroid hormonları kontrol edilmelidir ve gerekli ise doktor kontrolünde ilaç kullanılmalıdır. Fazla yemeden kilo alan  bireyler yada kilo vermekte zorlanan bireyler ,tiroid hastalığı varlığından şüphelenmelidir ve tiroid hormonlarına baktırmalıdır. Tiroid hormonları iştah ve vücut ağırlığını kontrol eder ve metabolizmayı düzenler. Bu nedenle kilo üzerinde etkili olan hormonlardır.

Guatr Nedir, Kilo Aldırır Mı?

Guatr ,tiroid bezinin büyümesidir. İyottan fakir beslenme guatrın en önemli sebebidir.Karadeniz bölgesinde yaşayan bireylerde iyot azlığı nedeniyle daha sık rastlanır. Ek olarak iyotlu sofra tuzu tüketimiyle düzelebilir .Guatr hastalığı tek başına kilo aldırmaz ,eğer bez yavaş çalışıyorsa guatr varlığında kilo alımı olur.

Tiroid İlaçları  Kilo Aldırır Mı?

Tiroid ilaçları kilo aldırmaz.Bu ilaçlar metabolizmayı düzenler ve tiroid hastalıkları nedeniyle kilo alımını engeller.Tiroid ilaçları doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Tiroid hastalıklarının genetik olma ihtimali vardır.Ancak ailesinde tiroid hastalığı olmayan bireylerde de tiroid hastalığı ortaya çıkabilir. Tiroid bezinin az çalışması kilo almaya sebep olur . Bu nedenle kilo alan yada kilo vermekte zorlanan bireylerin kanda tiroid hormonlarına baktırması gerekmektedir.

Tiroid Hastalığı Olanlar  Mide Botoksuyla Zayıflayabilir Mi?

Tiroid bezinin az çalışması metabolizmanın yavaşlamasına ve kilo alımına sebep olur.Tiroid hormonu bozukluklarına bağlı olarak  fazla kilo alımı olur.Tirod hastalığına bağlı olarak aşırı kilo alımı ve şişmanlık ortaya çıkabilir.Tiroid hastalığı olan ve fazla kilolarında kurtulamayan bireyler mide botoksu olabilir.Mide botoksu sonrası tiroid ilaçlarına devam ederek ve uygun diyet programını uygulayarak fazla kilolarından kolaylıkla kurtulabilirler.

Blog

Mide Botoksu Hamilelere Uygulanabilir Mi?

mide botoksu hamilelere uygulanabilir mi

MİDE BOTOKSU NEDİR ,NEDEN UYGULANIR ?

Botoks uygulamaları cilt kırışıklıkları, göz hastalıkları, nörolojik hastalıklar gibi birçok alanda uzun yıllardır kullanılmaktadır .Son yıllarda kilo sorunu yaşayan hastalarda mideye botoks uygulaması yapılmaktadır. Mide içine endoskopik yöntemle botoks enjeksiyonu yapılır. Mide botoksu işlemi sonrası iştah azalmaktadır. Mide botoksu ameliyatsız kilo verme yöntemlerinden biridir.Kilo vermek isteyen yada kilo korumak isteyen bireylere uygulanır.Cerrahi müdahale yapılmadan midenin belli noktalarına uygulanan botoks enjeksiyonu sonrasında açlık hissi azalırken, tokluk hissi daha uzun süre hissedilir. Kilo kaybı uygun diyet programıyla ve diyetisyen takibiyle sağlanır. İşlem sonrası ortalama 15 günde etki başlar ve botoksun etkisi 4-6 aydır. Mide botoksu uygulanan kişinin iştahı azalır ve uygun diyet programıyla hastalar hızla kilo vererek ideal kilosuna ulaşırlar.

MİDE BOTOKSU KİMLERE UYGULANABİLİR?

Mide botoksu kilo fazlalığı olan ve kilo vermek isteyen bireylere uygulanan bir zayıflama yöntemidir. Kilo fazlası olmasa da ,kilo almamak ve kilo korumak amacıyla da yapılabilir. Mide botoksu 18-65 yaş arası bireylere uygulanabilir.

HAMİLELİKTE MİDE BOTOKSU YAPILIR MI?

Botoksun gebelikte yada hamilelik şüphesi taşıyan bireylerde,emzirme döneminde uygulanıp ,uygulanmaması konusunda yeterli bilimsel çalışma yoktur. Hamilelere ,hamilelik şüphesi taşıyanlara ve emziren kadınlara mide botoksu işlemi uygulanmamaktadır. Hamilelik sonrasında ,6 aylık emzirme dönemi tamamlandığında fazla kilolarından kurtulmak isteyen kadınlara mide botoksu uygulanabilir. Hamilelik döneminde kilo alınır. Çoğu kadın bu dönemde aldığı kiloları vermekte zorlanır. Bu dönemde alınan kiloların verilmesinde mide botoksu çok yardımcı olmaktadır.

MİDE BOTOKSU SONRASI HAMİLE KALINABİLİR Mİ?

Mide botoksu işleminden sonra hamile kalmanızda sakınca yoktur.

HAMİLELİK DÖNEMİNDE NEDEN KİLO ALINIR?

Hamilelik dönemi kadınların en hızlı kilo aldığı dönemdir.Gebelik dönemindeki hormonal değişimler,sık sık acıkmalar ve atıştırma isteği kilo alımına sebep olmaktadır.Hamilelik döneminde bebeğin gelişimi için fazla kilo almaya gerek yoktur.Bu dönemde sağlıklı ve doğru beslenmeyle kilo kontrolü sağlanmalıdır. İdeal vücut kitle indeksine sahip kadınlarda gebelik sürecinde 11-16 kg alınması idealdir.Hamilelik dönemi öncesinde vücut kitle indeksi 30 kg/m2 ve üstünde olan kadınların 6-9 kg arası kilo alması gerekmektedir.Gebelik döneminde kilo alımı 12. Haftadan yani 3.aydan itibaren başlar.İlk 3 ay artan gebelik hormonu etkisiyle mide bulantıları ve kusma yaşanabilir.İştahsızlık ve yemek yemede zorlanma ilk 3 ay devam edebilir.3.aydan sonra HPL hormonu artar ve iştah artışı olur,kilo alımı başlar.Gebelik döneminde fazla kilo ve obezite perinatal sonuçlar açısından oldukça risklidir.Gebe kalmadan önce fazla kilolardan kurtulmak ,sağlıklı bir hamilelik süreci geçirmeyi sağlar. Bu nedenle fazla kilosu olan kadınlar gebe kalmadan önce kilo vermeyi hedeflemelidir. Gebelik öncesi kilo verme sürecinde mide botoksu işlemini tercih edebilirler. Böylelikle gebe kalmadan önce sağlıklı ve ideal kilolarına ulaşabilirler.Obez ve fazla kilolu gebe kalanlarda gebelikte birçok risk görülebilir. Bu risklerden bazıları:ölü doğum,anormal fetal büyüme,gebelik diyabeti ve doğum kusurlarıdır.

HAMİLELİK DÖNEMİNDE ALINAN  FAZLA KİLOLARDAN MİDE BOTOKSU İLE KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?

Emzirme dönemi sonunda ,mide botoksu yapılabilir .Mide botoksu işlemiyle hamilelik döneminde aldığınız ve vermekte zorlandığınız fazla kilolarınızdan hızla kurtulabilirsiniz. Gebelik döneminde alınan fazla kilolardan kurtulamamak ,diyabet ,kalp hastalığı gibi ciddi hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle  bu dönemde alınan fazla kilolardan kurtulmanız ve ideal kilonuza ulaşmanız önemlidir. Mide botoksu işlemi ve sonrasında uygun diyet programıyla zorlanmadan bu kilolara veda edebilirsiniz.

Blog

Mide Botoksu Sonrası Spor

mide botoksu sonrasi spor

Spor Yapmak Zayıflatır Mı?

Spor yapmanın birçok faydası vardır. Sporla birlikte kas kütlesi artar ve metabolizma hızlanır. Böylelikle kilo vermeye yardımcı olur.  Ancak spor yapmak tek başına kilo vermek için yeterli değildir. Sporun etki etmesi için beslenme alışkanlıklarının değişmesi gerekmektedir. Sporla birlikte ,kalori kısıtlaması yapılmalı ve sağlıklı beslenilmelidir. Aynı zamanda ,sporun zayıflatması için düzenli yapılması gerekmektedir.

Spor ile zayıflamak istiyorsanız öncelikle düşük kalorili besinler tercih etmelisiniz. Yağ içeriği yüksek yemekleri tüketmemelisiniz. Fastfoodlar tüketilmemelidir. Tatlılar,pastalar ,börekler ve basit şeker içeren diğer yiyecekler tüketilmemelidir.Bol su içilmelidir. Proteinden zengin beslenilmelidir. Ayrıca yeşil sebzeler tüketilmelidir.

Kilo vermek için en popüler  spor türlerinden biri kardiyodur. Kardiyo   aerobik egzersizdir ve  tempolu yürüme,koşma,bisiklete binme ,yüzme bu spor türlerinden bazılarıdır. Kardiyo ,kalori yakmada oldukça etkilidir.

Mide Botoksu İşleminden Sonra Spor Yapılabilir Mi?

Mide botoksu işleminden sonra ilk 15 gün spor yapılmamalıdır. Tempolu yürüyüşlerden, ağır sporlardan uzak durulmalıdır. 15 günden sonra spor yapabilirsiniz. Mide botoksu sonrası hangi sporu yaparsanız yapın sürdürülebilir olması gerekmektedir. Düzensiz yapılan sporların faydası olmayacaktır. Haftada en az 3 gün spor yapılmalıdır.Haftalık  150 dakikadan az spor yapılmamalıdır.

Mide Botoksu Sonrası Spor Zayıflamayı Hızlandırır Mı ?

Mide botoksu sonrası  düzenli spor yapmanız zayıflamayı hızlandırır. Spor yaparken ,beslenme düzeninin bozulmaması gerekmektedir. Mide botoksu sonrasi doktorunuzun ve diyetisyeninizin uygun gördüğü diyet programına devam etmelisiniz. Mide botoksu işlemi sonrası beslenme  protein ve sebze ağırlıklı olmalıdır. Basit karbonhidratlar tüketilmemelidir. Tatlılar,pastalar,hamur işleri ve fastfoodlar tüketilmemelidir.Mide botoksu sonrası spor yaparken de porsiyonlar arttırılmamalıdır.  Uygun porsiyonlarda ve protein ve sebze ağırlıklı diyete  devam edilmelidir. Bol su içilmelidir.

Sporun Diğer Faydaları

Spor kilo vermeye ve kilonuzu korumaya yardımcıdır. Kilo kontrolü dışında sporun başka faydaları da bulunmaktadır.

  • Düzenli spor, kalp hastalığı ,tip 2 diyabet ve bazı kanserler gibi kronik ve ciddi hastalıklara yakalanma riskinizi azaltmaya yardımcı olur.
  • Spor  ayrıca kas kütlenizi korumanızı ve  kemiklerinizi güçlü ve yoğun tutmanızı sağlar. Kemik kırılganlığı ile karakterize olan osteoporozun önlemesine yardımcı olur.
  • Sporun psikolojik sağlığa da katkısı bulunmaktadır. Stress seviyenizi düşürmeye ve stresinizi daha etkili bir şekilde yönetmenize yardımcı olur. Depresyon ve diğer psikolojik rahatsızlıkların iyileşmesiyle ilişkilidir.

Yazı dolaşımı